23 Nisan 2025
Aldatan Aldanır 1
Kadın, yıllardır bir yastığa baş koyduğu eşine sordu; Nereye gidiyorsun?
Eşi, sessizce küçük bir valize giysilerini yerleştiriyordu.
-İçim daraldı, iş yerinde çok bunaldım, bir yerlere gidip kafamı dinleyeceğim biraz.
Bir arkadaşın şimdi boş olan yazlık evine gitmek istiyorum.
-O da nerden çıktı? Dedi kadın.⁹
-Üç çocukla beni yalnız mı bırakacaksın?
-Kaç gün kalacaksın?
Sorularını art arda sıralarken, yüreğine bir şüphe çoktan düşmüştü; eşi, son günlerde giyimine fazla itina gösterir olmuştu. Arkadaşım diyerek habire yalnız bir kadına yardım etme telâşesi içindeydi.
-Fazla kalmam .
-Üç beş gün falan.
-İş yerinden izin aldım.
Adam bunları söylerken fark etti ki hiç de rahat değildi. Kadın bir şeyler hissetmişti sanki. Gözlerindeki yalan söyleyenlerin kaçamak bakışlarını bir türlü saklıyamıyordu. Aylardan Kasım'dı. Havada yoğun bir sis vardı; göz gözü görmüyordu.
-Hava çok kötü .
-Bula bula bu günü mü buldun gidecek?
-Endişe ederim!
-Vazgeç sonra gidersin!
Kucağında, henüz altı aylık kızı ağlamaya başlamıştı. Acıkmıştı. Diğer çocuğu da babasının gidişine üzgün bakıyordu.
-Hadi git bakalım.
-Eğer gidişin dediğin sebeptense, yolun açık olsun!
-Değilse, Allah bilsin artık!
Hiç olmazsa ne düşündüğünü açıkça söylemese de şüphesini bu imalı sözlerle belirtmişti ya, rahatlamıştı kadın.
-Allahaısmarladık, çocuklara iyi bak!
-Ben bir iki güne gelirim.
-Bu parayı ekmek parası yaparsın, diyerek karısına kaçamak bir öpücük kondurup evden çıktı.
Eşinin gidişinin ardından kadın, soluğu arkadaşının yanında almıştı.
-Hayrola arkadaşım, sabah sabah iki çocukla bu ne telaşlı geliş.
-Sorma ....abla. Benimki bu sabah sudan sebeple ....gitti. Ona inanmadım tâbi ki. Yüreğimde bir darlık vardı, biraz rahatlarım diye sana geldim.
-O .....hanım hoş geldin!
-Merak etme erkekler böyle delilikleri yapmak isterler bazen.
-Korkma, yanlış bir şey yapmaz. Diye seslendi arkadaşının eşi.
Arkadaşıyla gün boyu oturup evlilik üzerine konuştular. Arkadaşı daha yaşlı ve tecrübeliydi. Ona inandı. Çocuklarını alıp evine döndü. Ezan okunuyordu. İçinden, ''her şeyin iyiliğini nasip et Allah’ım ''diye dua etti kadın.
-Kim o?
Kadın, sabah sabah çalan kapıyı açtı. Aman Allah’ım! Eşi, bir sonraki günün sabahı kapıda bitivermişti.
Niye gelmişti ki?
Hani kafa dinleyecekti?
Hiç de dinlenmiş gibi bir havası yoktu. Gittiği yerden bir gece kalmış ve dönmüştü.
-Hayrola ne oldu? Dedi kadın sevincini belli etmeden. Fazla konuşmadılar da. Çocuklar babalarının gelişine ne çok sevinmişlerdi.
Ertesi gün eşi işe başladı. Yaşamlarında değişen bir şey yoktu ama sanki sessiz konuşmalar yapılıyordu da kimse duymuyordu. Bir akşam sadece şunları konuştular;
-Hava çok kötüydü, yola devam etmedim. Bir otelde sabahlayıp geldim.
-Yalnız mıydın?
-Evet kim olacaktı ki?
-Öyle olsun... Anlatmak istediğin başka bir şey varsa dinlerim.
Adam iyice mahçuplaştı. Bu kadın içini mi okuyordu? Diye düşünerek cevap verdi. -Hayır ne olsun ki?
-Postacı bugün bu mektubu getirdi, açıp baktım mahkemeye çağırıyor, ne oldu da geldi? Dedi kadın.
-Bir şey değil ya! Bir yanlış anlamadır mutlaka, öğrenirim sen merak etme!
Adam mahkemeye gidince anladı. Aslında bir otelde değil bir evde sabahlamıştı. Kaldığı evin sahibi de onu hırsızlıkla suçluyordu. O evde beraber sabahladığı kadın sözde ev sahibi kadının altınlarını çalmıştı.
Hani ev boştu? Hani arkadaşının eviydi? Hani otelde yalnızdı? Şimdi bunların cevabını eşine nasıl anlatacaktı? Anlatmaya mecburdu çünkü işin ucunda hapis cezası, işinden men, ya da kefaret ödeyerek şikayet edenin şikayetini geri alması vardı .
-Sana anlatmak istediğim şeyleri sözümü kesmeden dinler misin?
-Sonra istersen kız bağır!
-Hepsini hak ettim!
-Beni af eder misin? Dedi adam.
Eşinin dizlerine kapanmış, çocuk gibi ağlıyordu. Allah büyüklüğünü göstermişti. Her şeyi bir bir anlattı. Heyecanla başladığı şey, kabusa dönmüştü. Bir hevesti. Yanılmıştı...
-Seni çok seviyorum…
-Ne olur beni affet!
-Bunu şimdi daha iyi anlıyorum...
Karı koca saatlerce konuştular. iki taraf da eksiklerini ortaya dökmüştü.
Olan olmuştu.
-Seni anlıyorum, dedi kadın
-Seni ihmal ettiğimin farkında değildim.
-Ev işi, çocuklar, geçim sorumluluğu derken birbirimizi unutmuşuz. Sonucu da bu!
-Olmamalıydı ama olmuş birkere.
İki çocuğumuz var; onların hatırına unutmaya çalışacağım. Çalışacağız başka çare yok! Ama affetmem yıllarımı alacak! Bunu bilmelisin, dedi kadın.
Kadının da desteğiyle para bulundu, kefaret ödendi, mahkeme bitti!
Aradan yıllar yıllar geçti. Bir aradalar… Ayrılmadılar. Ama ikisi de eminim ki bu olayı hiç unutmadılar!
Bu hikayenin sonunda da bir tavsiyem var; Aldatan aldanır. Yani; hep yanılır. Siz siz olun duygularınızı mantığınızın süzgecinden geçirmeyi sakın ama sakın unutmayın.
Gülden IŞIK ( 2007 de milliyet blog ta yayınlanmış bir yazım)
https://blog.milliyet.com.tr/aldatan-aldanir-/Blog/?BlogNo=20182
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa