29 Temmuz 2023
28 Temmuz 2023
18 Aralık 2022
29 Ocak 2021
1 Ekim 2020
30 Mayıs 2020
29 Kasım 2019
8 Şubat 2018
ZONGULDAKIN İLKLERİ...
Yengeç burcunun son gününde,ontemmuz mahallesinde açmışım
gözlerimi.1960 ihtilali karanlığını yaşadığımda henüz yedi
yaşımdaydım.Komşuluğun sevgilerinde,arkadaşlığın en güzel renklerinde büyüdüm
orda.Gün olmuş halay çekmişim,gün olmuş yas tutmuşum.Günler günleri kovalarken
ağarttığım saçlarımda ne çok anılar biriktirmişim.
Çıktığım zaman yolculuklarında yanıma
mahallemi,arkadaşlarımı,komşularımı,akasya kokulu taşlı yollarını,barajlar
kurduğumuz yağmur derelerini,hanımelili avluları,halay çekilen düğünlü
bahçeleri alırım hep.Bir de akşam karanlığına saklanan çocukluğumun
oyunlarını...Şehrimin ortak sevinçleri,kederleri bizim olur;Grizu facialarında
dizilen bayrak örtülü tabutlar,ışığa kavuşan işçiler.Ve sesimiz,gururumuz olur
işçi grevleri.
Bu yolculuklarıma,Zonguldak’ın ilklerini ekledim son
zamanlarda;araştırmanın ucunu bulmak hayli zor olsa da bir yerden başlamak
istedim.Hatırladıklarımın,öğrendiklerimin yanında, varlığını sürdüremeyen bir
çok güzelliğin bugüne erememesine üzülsem de ,o güzelliklerin bir çoğunu görmüş
olmanın sevincini de yaşadım.
Zonguldak deyince akla ilk gelen,Kozlu’nun kestaneci köyünde
bulunan taş kömürüdür elbette.İlk bulunduğundan bugüne kadar kederi de,sevinci
de hala devam eden.Babamın gırtlağına yapışan ecel,ellerininin çatlağındaki
bayram harçlığımız,Tevfik ustaya ısmarlanan ayakkabılarımız,kasap Rıza’nın kıymasıydı
kömür.(Her iki dükkan da aynı duruşuyla hala ayakta.Nerde mi?Eski itfaiyenin
yanından geçen,ontemmuza çıkan bayır yolun tam sağ dönemecinde)
Zonguldak’ın,Cumhuriyetin ilk vilayeti olduğunu da ilkokul
sıralarında öğrendim.Milli bayramların coşkusu, Gazipaşa caddesine sığmazdı
adeta.Cumhuriyetin vitrini olurdu sanki bu bayramlar.
Şimdi yerinde yeller esen ilk ekonamasından, E.K.İ işçisi
olan babamın tiketiyle alışveriş etmenin ayrıcalığını yaşayanlardanım.Fenerdeki
taş binasında sıraya girer,listedekiler bir bir önüme dizilirken raflardaki
çeşitliliğe göz gezdirirdim hep.Ne çok şey olurdu o raflarda;porselen
tabaklar,sümerbank basmaları,yağdan tuza kumanya,teneke kutularda
satılan,’’ETİ’’bisküvisi,hacışakir sabunu,arapsabunu ve son zamanlarda çeşitliliğe
eklenen çamaşır detarjanına kadar.
Kelebeğin Rüyası,adlı filmin çekildiği Fener mahallesinin
eski haliyle, tenis kortu,işçi evleri,deniz
kulubü,misafirhanesi,yollar,ağaçlarıyla hala yaşıyor olmasını yaşamak da çok
güzel .Ted Koleji,Çelikel Lisesi,Zonguldak E.K.İ Radyo binası da
yaşayanlardan,Yayla sineması,Kozlu’daki tenis kortu,bayram şenlikleri,foto
Turan,Tahsin kitapevi ,Üzülmez yol üzerindeki E.K.İ nin sosyal tesisinde
izlediğimiz konserler,tiyatro gösterileri,ayağımızın dibindeki belediye
sineması,(bina duruyor ama gösterim yok)daha bir çok şeyler, yerini anılara
bırakmış olsa da,Fener mahallesini gezerken duyduğum huzurun yaşamasına
yürekten duacıyım.Kapuz tarafında eskiden E.K.İ pilajı olan orta kapuzun da
yeniden canlanması ne güzel olurdu.
Altmış,yetmişli yıllarda eski hükümet binası arkasındaki
devran amca parkında,haftanın belli günleri ve saatlerinde canlı yayın misali
tv ekranından müzik ziyafeti verilirdi;sinema izler gibi çekirdek çıtlatarak
şaşkınlıkla onları izlerdik.Golf sahasında oynayanların topa vuruşları da hala
aklımda.Açık hava sineması olan yeni melek sinemasının yerinde koskocaman avm
var şimdi.O ve bir çok sinemanın kapıları, tv yayınları başlayınca bir bir
kapandılar.Eski hükümet binası yanındaki büfede köftecilik yapan köfteci Salih,
kim bilir kimlerin iştahını kabartmadı ki.
Ata’mızın Zonguldak’a ilk ayak bastığı yer de yaşıyor çok
şükür.Limana giden yol üzerindeki,Maden Mühendisleri Lokalinin yanındaki
iskeleden karaya çıktığında bir kız çocuğu çiçek sunmuş ona.O yer, düzenlenerek
o günün anılarını hatırlatıyor şimdi.
Gemilere kömür yüklemesinin yapıldığı taş yapı da gözümün
önünde tüm yalnızlığı ve timsaliyle duruyor.Karakalemle çizdiğim,şiirlerimde
yazdığım bu yapı bir çok fotoğraf karelerimde.
‘’Geçmişini özleyen teri soğumuş taşlarıma/Bir dokunan olsa da geçse sancılarım. Razıyım,kömür karasına değil/aşkların soluğuna bulaşsın anılarım. Eski hikayelerimi anlatsam sonra.../Dinleyenim bir tek martılar olmasa, Keyif molasına dönse küflü duvarlarım.’’
‘’Geçmişini özleyen teri soğumuş taşlarıma/Bir dokunan olsa da geçse sancılarım. Razıyım,kömür karasına değil/aşkların soluğuna bulaşsın anılarım. Eski hikayelerimi anlatsam sonra.../Dinleyenim bir tek martılar olmasa, Keyif molasına dönse küflü duvarlarım.’’
Zonguldak’ın İlk gazetecisi,Tahir Karaoğuz ve ekibindeki
Ahmet Naim Çiladır-Hüseyin Fehmi İmer bir çok ilklere imza
atanlardandı.Karaelmas adının isim babası,bir çok derneğin kurucusu,şiir
günleri,anma toplantılarının öncüsü Tahir Karaoğuz adı, bir gazete
bayiisinde,BEÜde bir kültür salonunda yaşıyor.Oğlu Doğu Karaoğuz,İlk
madencileri,şairlerimizi,yazarımız İrfan Yalçın,ocakta çalışanların acılarını
resmetmiş romanlarında.Birol Üzmez,Alaaddin Kara,Şafak Tortu madenci
fotoğraflarıyla usumuza yerleşmişler.Sporcu olarak ilk isim yapan Kemal
Köksal,şehir stadında adıyla yaşıyor.Can Polat Pamay,Safter Kartoğlu adı da
sporda ilklerden.Bilgilerde,yüreklerde niceleri emek harcıyor
şimdilerde.Araştıran,yazan kalemler hep var olsun inşallah.
Devlet hastahanesi,Amele birliği hastahanesi,tren istasyonu,ilk
kömür santrali,ilk üniversitesi,havalanı ,ilk belediye,halkevi binası,çocuk
parkının emekli parkına dönüştüğü İsmet İnönü parkındaki çocukluğuma şahit
palmiye,
‘’gölgene
saklanan çocukluğumu
---bulmak istiyorum
-----göğe çıkan ellerini tutmak
----------isterken.
---bulmak istiyorum
-----göğe çıkan ellerini tutmak
----------isterken.
kapı
önü,arkadaş cesaretli park kaçamağında
--poz verdiğim günleri yaşamak istiyorum
--yaprakların henüz başımıza
---------değiyorken.
--poz verdiğim günleri yaşamak istiyorum
--yaprakların henüz başımıza
---------değiyorken.
yıllar
geçtiyse de üzerimizden inadına yeşillen istiyorum,
bedenini kanatan onca elin
-------izleri hala gövdende
-------------duruyorken.
bedenini kanatan onca elin
-------izleri hala gövdende
-------------duruyorken.
yeşillen
ki,çocukluğum ölmesin
----korkuyu yendiğim kaydıraklarında.
ağaran saçlarım ümitlensin
----kuş gibi hafiflediğim salıncaklarında.
----korkuyu yendiğim kaydıraklarında.
ağaran saçlarım ümitlensin
----kuş gibi hafiflediğim salıncaklarında.
Temmuz-2014 -Parktaki Palmiye Ağacına-Gülden Işık.
çarşı ortasındaki çam ağacı,fenerde,kozludaki çınarlar,İsmet
İnönü ve Atatür’kün atlı heykelleri,çocukluğumda kumsalında oynadığımız kordon
değişime uğrasa da,liman arkası,’’okul tepesi ‘’dediğimiz ilk maden mühendisi
yetiştiren sanat okulu,fener ve yayla misafirhaneleri,İsmet İnönü köprüsü,kara
akan üzülmez deresi,asma,karadon,incivez,kozlu ocak ağızları,emeğin timsali
kömür lavuarından kalan üç kule,
’’Yaşadım nice kışlar/Nice baharlar/Hiç üşümedim ben/Şimdiki
Yalnızlığım kadar-Gülden Işık-üzerinde çay içmeyi hayal ettiğim üç kuleye’’
ve şuan aklıma gelmeyen bir çok şeyler anılarımı yaşatan
görüntülerimde henüz.Olmayanlarsa ne çok ...ne çok...Tamir edildikten sonra
yıkılan işçi müdürlüğü binası,önündeki alanda milli bayramları kutladığımız
eski hükümet binası,bahçelievler mahallesine adını veren E.K.İ evleri,dökerel
köprüsü,virane halde bırakılan veya yıkılıp yerine başka bina yapılan fransız
evleri gözümde aradıklarıma karıştı.Eminim bir çoğumuzda da bu arayışlar
vardır.Kimi anılarına gömer arayışlarını,kimi resimle,şiirle,yazılarıyla, kimi
de iş adamı Deniz Yavuzyılmaz gibi kömürden tek taş yüzük yaparar yapar.Üstelik
dünyada ilk örneği olan.
Benim arayışlarımsa şiirlerimde,çektiğim fotoğraf
karelerimde ve şimdi de tuvale yaptığım resimlerimde sürüyor...sürecek
de.Yazımı yazarken tek düşündüğüm bilmediklerim ve unuttuklarımın olacağıydı.
Bir başka yüreğin kaleminde,yüreğinde yine yazılacaktır bu izler ve ilkler.Eminim.
‘’demir
masada demli bir çay
yanında susamlı bir simit
manzarada liman...
limanın kıyısında Zonguldak'ın resmi
ne yana baksam bir anı...
hangi anıyı düşünsem
çocukluğum...
daha sıcak...
daha özgür...
bir o kadar da sevgiyi yaşayan çocukluğum.
yanında susamlı bir simit
manzarada liman...
limanın kıyısında Zonguldak'ın resmi
ne yana baksam bir anı...
hangi anıyı düşünsem
çocukluğum...
daha sıcak...
daha özgür...
bir o kadar da sevgiyi yaşayan çocukluğum.
ne
dikenli teller var avlularda
ne beton uzanmış boydan boya.
parke taşların bir güzelliği
rastladığın her yüzün
bir tanıdıklığı var.
ne beton uzanmış boydan boya.
parke taşların bir güzelliği
rastladığın her yüzün
bir tanıdıklığı var.
doğduğum
büyüdüğüm mahalle; Ontemmuz
sazın tellerini...
davulun güm gümlerini
orda tanıdım.
halayın en kardeşcesini çektim orda.
tanınmış arabalar işlerdi yollarında
soğuksu pazarından dolan bez torbalar
mola vere vere bulurdu evi
o molalarda konuşulanlarsa
yorgunluğun ilacıydı sanki.
sazın tellerini...
davulun güm gümlerini
orda tanıdım.
halayın en kardeşcesini çektim orda.
tanınmış arabalar işlerdi yollarında
soğuksu pazarından dolan bez torbalar
mola vere vere bulurdu evi
o molalarda konuşulanlarsa
yorgunluğun ilacıydı sanki.
aşık
olmak da güzeldi kimse bilmeden.
okula gidenlere özlem,
dokunurdu bazen yüreklere
açığı kapamak için,
daha bir hamarat olunurdu evde.
okula gidenlere özlem,
dokunurdu bazen yüreklere
açığı kapamak için,
daha bir hamarat olunurdu evde.
her
camdan radyo sesleri ayrı havasında
her bahçedeki ipte başka çamaşırlar
ak pak yıkayanlar bile
konu olurdu dillerde.
her bahçedeki ipte başka çamaşırlar
ak pak yıkayanlar bile
konu olurdu dillerde.
mahallenin
terzisi Zöhre…
mahallenin bakkalı; delişmen Kenan'ın babası
Mustafa amca.
mahallenin sobacısı; Ramazan usta
yani babam...
mahallenin ağaç sevdalısı
annemin,uyusun diye nöbet tutup,
vardiyalı çalışan herifi
birde lavuarın kömür yıkayıcısı.
rayifin suyu, ziraatin yolu
yağcı Mehmet efendinin dürüstlüğü
kasap Rıza'nın hilesiz kıyması
birde Tevfik amcanın sağlam ayakkabıları
o anıların hikayesinde hep.
bülbül sesli Cafer hoca;
omzunda torunu gezinirken ilahi okuyor.
mahallenin meşhur cipi
işte şu bayırda eğlenceydi bize
hamal Yaşar,şarkı söyleye söyleye
bir solukta çıkardı aha şu bayırı.
mahallenin bakkalı; delişmen Kenan'ın babası
Mustafa amca.
mahallenin sobacısı; Ramazan usta
yani babam...
mahallenin ağaç sevdalısı
annemin,uyusun diye nöbet tutup,
vardiyalı çalışan herifi
birde lavuarın kömür yıkayıcısı.
rayifin suyu, ziraatin yolu
yağcı Mehmet efendinin dürüstlüğü
kasap Rıza'nın hilesiz kıyması
birde Tevfik amcanın sağlam ayakkabıları
o anıların hikayesinde hep.
bülbül sesli Cafer hoca;
omzunda torunu gezinirken ilahi okuyor.
mahallenin meşhur cipi
işte şu bayırda eğlenceydi bize
hamal Yaşar,şarkı söyleye söyleye
bir solukta çıkardı aha şu bayırı.
dilsizimiz
vardı ''aba'' diyerek para isteyen.
''aşık olduğu kıza kavuşamamış da böyle olmuş''
denilen delikanlı Nuri'miz,
işte şu köşede dururdu
siyah saçlarının gölgesinde.
''aşık olduğu kıza kavuşamamış da böyle olmuş''
denilen delikanlı Nuri'miz,
işte şu köşede dururdu
siyah saçlarının gölgesinde.
birer
birer seyrediliyor şimdi hepsi
demir masada demli bir çay
ve susamlı bir simit eşliğinde.
demir masada demli bir çay
ve susamlı bir simit eşliğinde.
25 Ocak
2013-Gülden Işık-Zonguldak.
-----
Adımı Bilir Gibi-Zonguldak.
resmindeyim
herkesin göz önü dediğince
yanıyorum özgürce engelsiz tütüyorum
soğukların mevsimi üstüme geldiğince
silinmeyen yazımı ezbere okuyorum
yanıyorum özgürce engelsiz tütüyorum
soğukların mevsimi üstüme geldiğince
silinmeyen yazımı ezbere okuyorum
*
sahillerim
kül izi dalgalara meyilli
rüzgarın kuvvetine karışır dumanlarım
beni bilen gökyüzüm hayallerde mavili
yüzüm gözüm kanattı sözünde duranlarım
rüzgarın kuvvetine karışır dumanlarım
beni bilen gökyüzüm hayallerde mavili
yüzüm gözüm kanattı sözünde duranlarım
*
yarınıma
bir korku büyüyüp serpiliyor
karalar bağlamaya elbette çok sebebim
benden habersiz tarlam ekilip biçiliyor
yalana katlanmaya doğruya yok talebim
karalar bağlamaya elbette çok sebebim
benden habersiz tarlam ekilip biçiliyor
yalana katlanmaya doğruya yok talebim
*
yeşilliğim
tarumar sessizliğin çilesi
köklerime tutunan umuduma can suyu
solup giden gölgeler yalnızlığın kimsesi
duymayan kulakların hiç bitmiyor hay huyu
köklerime tutunan umuduma can suyu
solup giden gölgeler yalnızlığın kimsesi
duymayan kulakların hiç bitmiyor hay huyu
*
kar
zarar hesaplarım hep kalıyor arada
bahtımı yazan eller sormuyor ki ben kimim
menfaat gemisini yüzdüren çok karada
gittikçe gören gözde siliniyor kimliğim
bahtımı yazan eller sormuyor ki ben kimim
menfaat gemisini yüzdüren çok karada
gittikçe gören gözde siliniyor kimliğim
*
karanlık
tünellerde tükenmesin dermanım
işçi nefeslerimi aydınlatsın fenerler
atmadığım imzada okunmasın fermanım
ekmeğimin ışığı yoksa bir bir sönerler
işçi nefeslerimi aydınlatsın fenerler
atmadığım imzada okunmasın fermanım
ekmeğimin ışığı yoksa bir bir sönerler
*
biliniyor
dertlerim adımı bilir gibi
sesim susta asılı,''sen kömürün malısın''
kandırmayın vaatle tutuksuz suçlu gibi
farkımı farketmeye yürekten bakmalısın
sesim susta asılı,''sen kömürün malısın''
kandırmayın vaatle tutuksuz suçlu gibi
farkımı farketmeye yürekten bakmalısın
*
ışıklarım
yanınca büyüsündedir gece
denizde yakamozlar anılara sürükler
gurbetim yakınlaşır özlemlere değince
kavuşmayan kollarım bitsin bu ayrılık der.
denizde yakamozlar anılara sürükler
gurbetim yakınlaşır özlemlere değince
kavuşmayan kollarım bitsin bu ayrılık der.
Gülden Işık-Zonguldak
‘’seni ne
yapayım ey şehrim ! /olmuşsun birkere mirim /tutduğum elin ateş /yüzün seyrim /uzaklığında
özlemim büyüyorken/ senden yana çıkıyor fikrim/ kıyma bana... /gitme , de... /suskun
dilin zehrim /duymayan kulağına konuşmalarım/ boşa verim/ silip durma
yazdıklarımı/ yoruluyor... /sözlerim.’’
Gülden
Işık-Zonguldak.
----
Tepelerinde
yeşil asılı/Eteklerindeyse mavi/İçinde patlamaya hazır volkanlar bir kibrit
çakımına bakıyor/Aman ha ! ZONGULDAK /Evde çoluk çocuk ekmek bekliyor. G.Işık..
Gülden ışık-zonguldak-2015
16 Ocak 2018
Annemin gülüşlerinde gördüm keder gizlemeyi
Ateşe su,öfkeye duvar olmayı.
Annemin susmalarında duydum isyan çığlıklarını
O susuşlar ki yürek çatlatan...
Bekleyiş zamanı zamansız çoğalan.
Annemin yetimliğinde büyüttüm çocukluğumu
Taş atana ekmek atmak sorumluluk
Ekilenin biçildiği hak hukuktu.
Annemin yokluğunda yürüdüm özleneceğime
Şefkati,bereketi böldükçe çoğalttık.
Gördüğünü yapmasın mı çocuklarım!
Annesinin kızı,olunmuyor artık!
Gülden Işık.7 Mart 2017
4 Ocak 2018
OLAMAZSIN
İnfazsız hükümle kırdın kalemi
Bir daha cümleme söz olamazsın
Yaktın küllerinden sönmüş elemi
Gözümden dõktüğüm yaş olamazsın
Ben değil sendin hep vefasız olan
Kuzu postu giymiş zehirli yılan
Abdestsiz namazı beyhude kılan
Bedensiz sevaba baş olamazsın
Kuzu postu giymiş zehirli yılan
Abdestsiz namazı beyhude kılan
Bedensiz sevaba baş olamazsın
Sevgiyi gurura gönderip durdun
Günüle tahtını hileyle kurdun
Cevapsız ne varsa dünlere sordun
Katıksız soframa aş olamazsın
Günüle tahtını hileyle kurdun
Cevapsız ne varsa dünlere sordun
Katıksız soframa aş olamazsın
Gülerek gelipte kalleşçe vurma
Diken saracaksan yolumda durma
Nedir beklediğim ellere sorma
Yüzsüzken yüzüme kaş olamazsın
Diken saracaksan yolumda durma
Nedir beklediğim ellere sorma
Yüzsüzken yüzüme kaş olamazsın
Her kime anlatsam anlardı halim
Dalında bülbülü güllere zalim
Okurken ezbere dersin ki alim
Yıktığın gönlümde taş olamazsın
Dalında bülbülü güllere zalim
Okurken ezbere dersin ki alim
Yıktığın gönlümde taş olamazsın
6±5/ Gülden Işık.Aralık 2017